27 Ağustos 2010 Cuma

Sütlü Aş

Üzgünüz efendim.
Derinlerde bir yerlerde sızlıyor yüreğimiz.
Görmedik, duymadık ama hissettik.
Hem de en derinden.
Son anına kadar dua ettik, tarih tersine tekerrür etsin istedik.
Şansımız bu kez yaver gitsin, şeytanın bacağını kıralım istedik.
Olmadı.
Olmayınca olmuyormuş.
Yine acılı versiyonundan görmüş olduk.
Sövmedik, saymadık, yıkılmadık.
Sadece üzüldük.
Üzüntümüzü ne hafifletir dedik, bakındık etrafımıza.
Sığınacak liman aradık kısacık bir an uğruna.
Buzdolabından göz kırptı sütlü aş o anda.
Sevilmediğini bile bile ısrarla.

Fırtınalı bir akşamın ardından sütlü aşın sakin limanına demirledik bünyeyi bir beş dakikalığına.
İçimizdeki yangına bir damla serinlik oldu hiç yoktan.
İyi geldi.

***
Aklıma geldide şu mübarek günde neden kıramadık şu şeytanın bacağını?
Mübarek Ramazan'da zincire vurulur  ya, ondan mıdır ki?
İhtimal.
Olabilir pek  tabi.
:)